Yüce Allah Nezdinde En Sevimli Kelimeler سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ سُبْحَانَ اللهِ الْعَظِيمِ. Yüceler Yücesi Allah'ı her türlü noksandan tenzih eder ve Ona hamd ederim. İzzet ve azamet sahibi Allah, her türlü eksiklikten münezzehtir. * * * Sahabe-i güzîn hazerâtından Semure bin Cündüb (radıyallahü anh)’ın rivayetinde, Efendimiz (aleyhissalâtü vesselam)’ın, “Allah’a en sevimli gelen kelimeler şu dördüdür: سُبْحَانَ اللهِ وَالْحَمْدُ لِلهِ وَلَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَاللهُ أَكْـبَـرُ buyurduğunu görürüz. Ebû Zerr (radıyallahü anh)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte ise, سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ cümlesinin Allah nezdinde en sevimli, en faziletli söz olduğu görülmektedir. Bu tesbih ve tahmid ifadesiyle alâkalı olarak Kütüb-i Sitte’de yer alan bir hadis-i şerifte çok güzel, çok büyük bir müjde vardır. Buyurur ki Allah Resûlü (aleyhissalâtü vesselam) Efendimiz: “Her kim, günde, yüz defa “Sübhanallahi ve bihamdihî” derse, günahları denizlerin köpüğü kadar da olsa afvolunur.” Yine Hazreti Ebû Zerr, bir defasında Allah Resûlü’nün huzur-u saadetlerinde bulunuyorken, “Babam ve anam Sana fedâ olsun ya Resûlallah! Allah’a (azze ve celle) en sevimli gelen söz hangisidir, söyler misin?” diye sormuş, Allah Resûlü de ona cevaben, “Allah’ın, melekleri için seçmiş olduğu kelimelerdir: سُبْحَانَ رَبِّي وَبِحَمْدِهِ، سُبْحَانَ رَبِّي وَبِحَمْدِهِ Rabbim münezzehtir, hamd olsun O’na; Rabbim münezzehtir, hamd olsun O’na.” buyurmuştu. Evet, bu da meleklerin tesbih ve duasıdır ve bu dua ile Allah’a teveccüh edenler, meleklerin dua ve tesbihleriyle teveccüh etmiş, melekleşme yolunda adımlar atmış olurlar. İmam Buharî’nin, Edebü’l-Müfred’inde yer verdiği ve Ebû Zerr (radıyallahü anh)’tan gelen rivayetlerden birinde, Allah (celle celâlühû) nezdindeki en mübarek kelimeler arasında, لَا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللَّهِ Allah’ın şerîki yoktur. Mülk bütünüyle O’na aittir, binaenaleyh hamd de yalnız O’nadır. Güç ve kuvvetin yegane sahibi de Allah’tır.” kelimât-ı mübarekeleri de yer alır. Abdullah bin Mes’ud (radıyallahü anh)’ın rivayet ettiğine göre Efendimiz (aleyhissalâtü vesselam) şöyle buyurdu: Kul şu sözlerle Allah’a teveccüh ederse, O’na, O’nun nezdinde en sevimli (en faziletli, en makbul) sözlerle yönelmiş olur: سُبْحَانَكَ اَللّٰهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، وَتَبَارَكَ اسْمُكَ وَتَعَالَى جَدُّكَ، وَلَا إِلٰهَ غَيْرُكَ، رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي، فَاغْفِرْ لِي، إِنَّهُ لَا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ Allahım! Seni tenzihlerin en yücesi olan tesbîh ile tenzih ve Sana sonsuz hamd ile hamd ederim. Senin ismin en mübarek isimdir. Şanın en yücedir. Senden başka bir ilah yoktur. Rabbim, muhakkak ki ben (günah işleyerek) nefsime zulmettim. Beni bağışla. Şüphe yok ki, günahları Sen’den başka bağışlayacak yoktur. * * * Tesbihlerle Cenab-ı Allah’ı her türlü noksandan tenzih edip O’nun bütün kemâl vasıflarıyla muttasıf olduğunu itiraf etmek ve yine her zaman O’nu hamd ü senalarla anmak aynı zamanda bir Cennet amelidir. Evet, tesbihler, hamdler Cennet’e ait sözlerdir. Çünkü hadis-i şerifte Efendimiz (aleyhissalâtü vesselam), ehl-i Cennet’in yiyip içtiklerinden bahsederken, “Onlara nefes alıp vermek ilham olunduğu gibi, tesbih ve hamd da ilham olunur” buyurmuştur. Burada Cennet ehlinin, “Hamdolsun bizi bu cennete eriştiren Allah’a! Eğer Hazreti Allah bizi muvaffak kılmasaydı, biz kendiliğimizden yol bulamazdık.” diyerek şükür hisleriyle Rabbilerine karşı bir kez daha iki büklüm olduklarını da hatırlayabiliriz. Hazreti Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’ın bize rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Dua Peygamberi Efendimiz (aleyhissalâtü vesselam) şöyle buyurmaktadır: Lisana hafif gelen fakat terazide ağır basan, Allah katında da çok sevimli olan iki kelime vardır. O kelimeler de, “Sübhânallahi ve bihamdihî, sübhanallahi’l-azîm’dir.” Aynı ravinin konuyla alakalı başka bir rivayetinde, sabah akşam bu tesbih ve hamd kelimelerini yüzer defa söyleyene –aynı şeyi yapanlar hariç- sevap ve Allah’a yakınlık açısından kimsenin yetişemeyeceği ifade edilmiştir. Öyleyse biz de bütün bu muştuların içimizde hâsıl ettiği aşk u şevk ve heyecan ile evvel-âhir hep Efendimiz Hazreti Ahmed ü Mahmud u Muhammed Mustafa (aleyhissalâtü vesselam) gibi, سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِه۪ عَدَدَ خَلْقِه۪ وَرِضَا نَفْسِه۪ وَزِنَةَ عَرْشِه۪ وَمِدَادَ كَلِمَاتِهِ Yüce Allah’ı, Kendisine mahsus hamd ile, mahlûkatı adedince, Zâtının hoşnutluğu kadar, arşının ağırlığı ve kelimelerinin mürekkepleri miktarınca tesbîh ederim” deriz.
show less