Against All Odds: An Intern's Race Through the Hospital Maze
Download and listen anywhere
Download your favorite episodes and enjoy them, wherever you are! Sign up or log in now to access offline listening.
Against All Odds: An Intern's Race Through the Hospital Maze
This is an automatically generated transcript. Please note that complete accuracy is not guaranteed.
Chapters
Description
Fluent Fiction - Turkish: Against All Odds: An Intern's Race Through the Hospital Maze Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/against-all-odds-an-interns-race-through-the-hospital-maze/ Story Transcript: Tr: Yazın sıcak güneşi...
show moreFind the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/against-all-odds-an-interns-race-through-the-hospital-maze
Story Transcript:
Tr: Yazın sıcak güneşi hastanenin büyük pencerelerinden içeri süzülüyordu.
En: The hot summer sun streamed through the large windows of the hospital.
Tr: Her yerde koşuşturan beyaz önlüklü insanlar vardı.
En: There were people in white coats bustling everywhere.
Tr: Bu insanlar arasında Emre de vardı.
En: Among these people was Emre.
Tr: Emre genç bir tıp stajyeriydi.
En: Emre was a young medical intern.
Tr: Anksiyöz ama kararlıydı.
En: He was anxious but determined.
Tr: Bugün bir fırsatı vardı.
En: Today, he had an opportunity.
Tr: Kendini kanıtlamak istiyordu.
En: He wanted to prove himself.
Tr: Başarılı bir ameliyatın haberini hasta ailesine ilk vermek istiyordu.
En: He wanted to be the first to deliver the news of a successful surgery to the patient's family.
Tr: Emre'nin önü her zaman Zeynep'e açıktı.
En: Emre always had an open path to Zeynep.
Tr: Zeynep, hastanedeki saygın bir kıdemli doktordu.
En: Zeynep was a respected senior doctor at the hospital.
Tr: Sakin bir tavrı vardı.
En: She had a calm demeanor.
Tr: Çoğu zaman ondan daha hızlı ve planlıydı.
En: Most of the time, she was faster and more organized than him.
Tr: Emre, Zeynep'in onları beklediğini fark etti.
En: Emre realized that Zeynep was waiting for them.
Tr: Ama, bu sefer o ilk olmak istiyordu.
En: However, this time he wanted to be first.
Tr: Zeynep'ten önce hareket etmeye karar verdi.
En: He decided to move before Zeynep.
Tr: Hastanenin karmaşık düzeni onu zorluyordu.
En: The hospital's complex layout challenged him.
Tr: Bir koridor başka bir koridora açılıyordu.
En: One corridor led to another.
Tr: Kafası karışmış hissediyordu.
En: He felt confused.
Tr: Yine de devam etti.
En: Yet, he kept going.
Tr: Bir kısa yol denemeye karar verdi.
En: He decided to try a shortcut.
Tr: Bu kısmı pek tanımıyordu ama risk almalıydı.
En: He didn't know this part well, but he had to take the risk.
Tr: Bir iki kez yanlış döndü hatta bir çıkmaz sokakta buldu kendini.
En: He took a couple of wrong turns and even found himself in a dead end.
Tr: Endişe her adımda artıyordu ama durmadı.
En: His anxiety increased with every step, but he didn't stop.
Tr: Sonunda, nefes nefese kalmış bir şekilde bekleme odasına yaklaştı.
En: Finally, breathless, he approached the waiting room.
Tr: Tam Zeynep de oraya varmak üzereydi.
En: Zeynep was about to reach there as well.
Tr: Emre, hızlı bir hamle yaparak Zeynep'in önüne geçti.
En: With a quick move, Emre went ahead of Zeynep.
Tr: Büyük bir enerji patlamasıyla aileye yaklaştı.
En: With a burst of energy, he approached the family.
Tr: Güldü ve "Ameliyat çok başarılı geçti!" dedi.
En: He smiled and said, "The surgery was very successful!"
Tr: Aile büyük bir rahatlama ve sevinçle karşıladı bu haberi.
En: The family received this news with great relief and joy.
Tr: O an, Emre'nin yüzündeki gerginlik kayboldu.
En: At that moment, the tension on Emre's face disappeared.
Tr: Zeynep, Emre'ye doğru hafif bir tebessümle başını salladı.
En: Zeynep nodded slightly at Emre with a smile.
Tr: O onayı almak, Emre için çok önemliydi.
En: Receiving that approval was very important for Emre.
Tr: Şimdi daha özgüvenliydi.
En: He was now more confident.
Tr: Kendine biraz daha güvenmeyi öğrenmişti.
En: He had learned to trust himself a bit more.
Tr: Hastanenin karmaşık yapısı bile artık o kadar göz korkutucu değildi.
En: Even the complex layout of the hospital no longer seemed so intimidating.
Tr: Emre, böylece o gün yeni bir cesaret kazanmıştı.
En: Thus, Emre gained a new sense of courage that day.
Vocabulary Words:
- streamed: süzülüyordu
- bustling: koşuşturan
- intern: stajyer
- anxious: anksiyöz
- determined: kararlı
- demeanor: tavır
- opportunity: fırsat
- prove: kanıtlamak
- layout: düzen
- corridor: koridor
- shortcut: kısa yol
- risk: risk
- breathless: nefes nefese
- approval: onay
- intimidating: göz korkutucu
- courage: cesaret
- relief: rahatlama
- joy: sevinç
- challenge: zorlamak
- confused: kafası karışmış
- dead end: çıkmaz sokak
- tension: gerginlik
- smiled: tebessüm
- delivered: vermek
- approached: yaklaştı
- calm: sakin
- complex: karmaşık
- nodded: başını salladı
- confidence: özgüven
- senior: kıdemli
Information
Author | FluentFiction.org |
Organization | Kameron Kilchrist |
Website | www.fluentfiction.org |
Tags |
Copyright 2024 - Spreaker Inc. an iHeartMedia Company