Transcribed

Secrets in the Leaves: A Soldier's Unexpected Discovery

Sep 20, 2024 · 17m 2s
Secrets in the Leaves: A Soldier's Unexpected Discovery
Chapters

01 · Main Story

1m 42s

02 · Vocabulary Words

13m 12s

Description

Fluent Fiction - Turkish: Secrets in the Leaves: A Soldier's Unexpected Discovery Find the full episode transcript, vocabulary words, and more: https://www.fluentfiction.org/secrets-in-the-leaves-a-soldiers-unexpected-discovery/ Story Transcript: Tr: Gallipoli Yarımadası Eğitim Kampı sonbahar...

show more
Fluent Fiction - Turkish: Secrets in the Leaves: A Soldier's Unexpected Discovery
Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:
fluentfiction.org/secrets-in-the-leaves-a-soldiers-unexpected-discovery

Story Transcript:

Tr: Gallipoli Yarımadası Eğitim Kampı sonbahar havasında parıldıyordu.
En: The Gallipoli Peninsula Training Camp glistened in the autumn air.

Tr: Ağaçlar altın ve bakır yapraklarını dökmüştü, etrafı renkli bir örtüyle kaplamıştı.
En: Trees had shed their golden and copper leaves, covering the ground with a colorful blanket.

Tr: Kamp, tarihî bir ağırlık ile dolup taşarken aynı zamanda askeri bir enerjinin merkezi hâline gelmişti.
En: The camp overflowed with historical significance while simultaneously serving as a hub of military energy.

Tr: Emir, çalışmalarına odaklanmış bir asker, sessiz ve derinden bu büyülü ortamda ilerliyordu.
En: Emir, a soldier focused on his training, quietly and steadily navigated this enchanting setting.

Tr: Günlerinin büyük bir kısmı eğitimle geçiyordu, fakat aklının bir köşesinde Leyla vardı.
En: Most of his days were consumed with drills, yet in a corner of his mind, there was always Leyla.

Tr: Leyla, kamptaki tıbbi görevliydi. Onun zekasına ve özverisine hayrandı.
En: Leyla, the medical officer at the camp, fascinated him with her intelligence and dedication.

Tr: Bir sabah, eğitim alanında gizemli, işaretsiz bir mektup buldu.
En: One morning, he stumbled upon a mysterious, unsigned letter at the training area.

Tr: Mektup, anlamadık dolambaçlı kelimelerle doluydu ve bu, Emir’in kafasını karıştırdı.
En: The letter was filled with convoluted, cryptic words that puzzled Emir.

Tr: Mektubun kimden geldiği belli değildi; üzerinde ne bir isim ne de bir işaret vardı.
En: There was no indication of who had sent it; not a name or a mark.

Tr: Emir, bu mektubun Leyla ile bir bağlantısı olabileceğini düşündü.
En: Emir speculated that the letter might be linked to Leyla.

Tr: Ancak, bu düşünce onu kaygılandırıyordu; Leyla’nın tehlikede olabileceğinden korkuyordu.
En: However, this thought troubled him, fearing that Leyla might be in danger.

Tr: Emir, mektubun içeriğini ve kaynağını anlamak istedi. Bu, dikkatini çalışmalarından dağıtıyordu, ama zihni başka türlüsüne el vermiyordu.
En: Determined to understand the content and origin of the letter, Emir found it increasingly difficult to concentrate on his duties.

Tr: Eğitim yoğun ve yorucuydu, fakat o, her boş vaktinde bu garip sırrın peşine düşmeye karar verdi.
En: Training was intense and exhausting, but he resolved to pursue this peculiar secret in every spare moment.

Tr: İlk aklına gelen Leyla’ya danışmaktı.
En: His first thought was to consult Leyla.

Tr: Ama ona doğrudan gitmek, dolaylı yolları aşmadan zor bir karardı.
En: Approaching her directly was a challenging decision without first considering indirect paths.

Tr: Yine de, bu konuda ona güvenmek doğru gibi hissetti.
En: Nonetheless, sharing this with her felt right and trustworthy.

Tr: Bir öğleden sonra, Leyla'nın yanına gitti. Gözlerinde kararlılık, ellerinde mektup vardı.
En: One afternoon, with determination in his eyes and the letter in his hands, Emir approached Leyla.

Tr: "Leyla, konuşmamız lazım," dedi alçak sesle.
En: "Leyla, we need to talk," he said softly.

Tr: Leyla, Emir’in huzursuzluğunu fark etti ve merakla dinledi.
En: Sensing Emir's unease, Leyla listened intently.

Tr: Mektubu sundu ve Leyla dikkatle okurken, Emir derin bir nefes aldı.
En: He handed her the letter, and as she read it carefully, Emir took a deep breath.

Tr: Leyla düşündü, yüzü düşünceli bir hâle büründü.
En: Leyla pondered, her face becoming thoughtful.

Tr: "Bu, önemli bir bilgi içeriyor," dedi yavaşça.
En: "This contains important information," she said slowly.

Tr: "Planlanmış bir sürpriz tatbikat varmış.
En: "There's a planned surprise drill.

Tr: Bu mektup muhtemelen yanlışlıkla sana gelmiş."
En: This letter must have reached you by mistake."

Tr: Emir derin bir nefes verdi. Leyla’ya samimi bir gülümseme attı.
En: Emir exhaled deeply and gave Leyla a genuine smile.

Tr: "Sanırım, bunu seninle paylaşmak iyi bir fikirdi."
En: "I guess it was a good idea to share this with you."

Tr: O ana dek hissettiği gerginlik yerini hafif bir rahatlamaya bıraktı.
En: The tension he had felt gave way to a gentle relief.

Tr: Onlar çözümü olmayan bir bilmecenin, keşfedilmemiş bir dünyanın insanları gibi hissettiler.
En: They felt like people confronting an unsolvable riddle, discovering an uncharted world.

Tr: Mektup, planlanmamış bir tatbikat içerse de, Leyla ve Emir için yeni bir kapı aralamıştı.
En: While the letter revealed an unplanned drill, it opened a new door for Leyla and Emir.

Tr: Leyla ve Emir arasında yeni bir güven köprüsü kurulmuştu.
En: A new bridge of trust had formed between Leyla and Emir.

Tr: Belki de başka sırları çözmeye devam edeceklerdi.
En: Perhaps they would continue unraveling other mysteries together.

Tr: Emir, Leyla ile olan ilişkisini daha iyi anlamıştı; cesaret ve güvenin önemini öğrenmişti.
En: Emir gained a deeper understanding of his relationship with Leyla, realizing the significance of courage and trust.

Tr: Bu an, onların hayatında küçük ama anlamlı bir değişim yarattı.
En: This moment created a small but meaningful change in their lives.

Tr: O gün, sadece Gallipoli’nin rüzgârlı tepelerinde yapraklar savrulmadı, iki kalp de birbirine doğru savrulmuştu.
En: That day, it wasn't just the leaves scattering in the windy hills of Gallipoli; two hearts also drew closer to each other.


Vocabulary Words:
  • glistened: parıldıyordu
  • shed: dökmüştü
  • significance: ağırlık
  • hub: merkezi
  • enchanted: büyülü
  • consumed: geçiyordu
  • fascinated: hayrandı
  • stumbled: buldu
  • mysterious: gizemli
  • unsigned: işaretsiz
  • convoluted: dolambaçlı
  • cryptic: anlamadık
  • speculated: düşündü
  • troubled: kaygılandırıyordu
  • determined: kararlı
  • concentrate: odaklanmak
  • duties: çalışmalar
  • consult: danışmak
  • unease: huzursuzluk
  • intently: merakla
  • pondered: düşündü
  • genuine: samimi
  • tension: gerginlik
  • relief: rahatlama
  • unsolvable: çözümü olmayan
  • uncharted: keşfedilmemiş
  • revealed: içerse
  • unplanned: planlanmamış
  • unraveling: çözmeye
  • courage: cesaret
show less
Information
Author FluentFiction.org
Organization Kameron Kilchrist
Website www.fluentfiction.org
Tags

Looks like you don't have any active episode

Browse Spreaker Catalogue to discover great new content

Current

Podcast Cover

Looks like you don't have any episodes in your queue

Browse Spreaker Catalogue to discover great new content

Next Up

Episode Cover Episode Cover

It's so quiet here...

Time to discover new episodes!

Discover
Your Library
Search